Suriye'nin güneyindeki Süveyda bölgesinde son günlerde yaşanan çatışmalar ve hükümet güçlerinin geçici olarak çekilmesi, bölgedeki jeopolitik dengeleri yeniden sorgulatıyor. Özellikle İsrail'in bu gelişmelerden stratejik bir avantaj sağlayıp sağlamadığı tartışma konusu oldu.
Suriyeli yazar ve siyaset analisti Abdulalim El-Kate, İsrail'in bu bölgede doğrudan bir zafer elde ettiğine dair iddiaları reddediyor. El-Kate, İsrail'in uzun süredir bölgedeki kaosu yönetme stratejisi izlediğini, ancak doğrudan müdahaleden kaçındığını belirtiyor. Ona göre, İsrail güney Suriye'yi zayıf ve kontrol edilebilir bir alan olarak tutmaya çalışıyor; böylece Golan Tepeleri gibi kritik konularda pazarlık gücünü koruyor.
Bölgedeki "Davud Koridoru" iddialarını da değerlendiren El-Kate, bu kavramın abartıldığını ve sahadaki karmaşık gerçekliği yansıtmadığını ifade ediyor. Süveyda’daki Dürzi liderlerden Hikmet El-Hicri’nin Ürdün, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve hatta İsrail ile temas kurma girişimlerinin başarısız olduğunu ve bölgesel aktörlerin bu tür projelere mesafeli yaklaştığını dile getiriyor.
Suriye hükümetinin çatışmalar karşısındaki çekilmesini "şok edici" ancak stratejik bir yenilgi olarak görmeyen El-Kate, bu durumun bölgesel dengeler ve çatışma yönetimi taktikleriyle bağlantılı olduğunu söylüyor. Ancak, bu geri çekilmenin kalıcı hale gelmesi halinde devlet otoritesine zarar verebileceğine dikkat çekiyor.
Suriyeli araştırmacı İbrahim El-Cebin ise Süveyda’daki gelişmelerin İsrail lehine gerçek bir zafer olmadığını, daha çok bölgedeki bazı dini liderlerin imajını zedeleme girişimi olduğunu savunuyor. Cebin, Dürzi topluluğunu temsil etme hakkının sadece o topluluğa ait olduğunu vurguluyor ve hükümetin geleneksel figürlere aşırı güvenmesinin yanlış bir strateji olduğunu belirtiyor.
Filistinli araştırmacı Ahmed El-Hile ise "Davud Koridoru" projesine karşı uyarılarda bulunuyor. Bu koridorun, İsrail’in Şam’dan başlayarak kuzey Irak’a kadar uzanan kara yoluyla nüfuzunu artırma girişimi olduğunu ve "Büyük İsrail" vizyonunun bir parçası olduğunu ifade ediyor. El-Hile, projenin Suriye’nin etnik ve mezhepsel temelde bölünmesini hedefleyerek ülkenin ulusal dokusunu zayıflatmayı amaçladığını savunuyor.
Ayrıca, projenin İran’dan Lübnan’a uzanan lojistik hattı kesmeyi, Hizbullah’ın etkisini azaltmayı ve Türkiye sınırına yaklaşarak bölgesel güvenliği tehdit etmeyi hedeflediği belirtiliyor. Doğu Fırat’taki doğal kaynakların da bu stratejinin önemli parçalarından biri olduğu vurgulanıyor.
Sahada ise çatışmaların yol açtığı insani kriz derinleşiyor. Son iki günde yüzlerce aile zorunlu göçe maruz kalırken, Suriye hükümeti yaklaşık 1500 sivilin güvenli bölgelere tahliye edildiğini ve yaralıların hastanelere kaldırıldığını açıkladı. Yetkililer bu hareketliliği insani bir müdahale olarak tanımlasa da, bazı gözlemciler bunun organize bir zorunlu göç olup olmadığını sorguluyor.